Ana içeriğe atla

Modern Mankurtlar

Modern Mankurtlar
Mankurt bilinenin aksine yeni keşfedilmiş bir kavram değildir. Mankurtlaştırma Kırgız destanında geçen bir tür beyin yıkama, düşünemeyen bir benlik bilinçsiz bir köle elde etmek için o zamanlarda yapılan beyin yıkama algı operasyonu.
Sahibinin isteklerini sorgusuz sualsiz yerine getiren bir köle elde edebilmek için ilk zamanlarda çok zahmetli ve vahşi bir yöntem kullanılıyordu bu yöntem geliştirilerek daha kolay ve etkili bir sisteme geçilerek modernleştirildi.
İlk zamanlarda kafası kazınır kişinin ve başına ıslak deve derisi sarılır ve kişi güneş altında günlerce bekletilerek derinin kafatasına tamamen yapışması beklenir, çekilen tarifsiz acılar sonunda kişi benliğini, hafızasını, değerlerini unutur tamamen sahibine bağlı bir yaratık olurdu.
Modern zamanda ise bu kadar zahmetli olmuyor mankurtlaştırmak, belirlenen toplum üzerine algı operasyonu düzenlenerek kişilik ve düşüncelere daha kolay sahip olunabiliyor. Dinlediğiniz müzikten izlediğiniz tv programlarına kadar mankurtlaştırma yöntemleri uygulanıyor.
Türk toplumu mankurtlaştırma ya sayısız defa maruz kalmıştır.
Günümüzde uygulanan modern mankurtlaştırma yöntemi yaklaşık 50 yıldır Türkiye üzerinde uygulanmaktadır.
Yaklaşık olarak 60 lı yıllardan bu yana ülkemiz de uygulanan algı ve beyin yıkama operasyonları sonucunda şuanda mankurtlaşmış milyonlarca insanımız bulunmaktadır.
Modern yöntemlerle mankurt haline gelmiş olan zavallı insanları ayırt etmek neredeyse imkansız hale gelmiştir.
Öğrenmeyi eğitimi ve en önemlisi aklını kullanmayı bilmeyen mankurtlar ülkemizin her tarafına yerleştirilmiştir. Takiyeci,  dinci, solcu, sağcı vs şekillerde aramızda bulunmaktadır.
Bu konunun son senaryosu ise 10 yıl içerisinde tüm ülkemizin mankurtlaştırarak yok edilmesidir.
Bu teoriye uçuk saçma dene bilir, mankurtlaşmanın saçma olmadığının kanıtı ülkemizdeki eğitim öğretim sistemine bakmanız yeterlidir. Yaşadığı ülkenin neresi olduğunu bilmeyen bir nesil yetiştirmek bu operasyonun başarısı anlamına gelmektedir.
Size tavsiyem okuyun okutun mankurtlaşmayın söylenenleri her ne olursa olsun düşünün saçma dahi olsa düşünün sorun sorgulayın.

Vtk. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kurt ve Çakalın Hikayesi

Kurt bir gün dolaşmaya çıkar yolda Çakala rastlar… Çakal halsiz yorgun yatmaktadır... Kurt çakala sorar ne oldu nedir bu hal... Çakal, Kurt kardeş açlıktan ölüyorum bana yardım et… Kurt bunun üzerine Çakala takıl peşime der... Bir süre gittikten sonra çayırda bir at sürüsüne rastlarlar... Kurt, Çakal’a döner… Çakal gözlerime bak gözlerimden ateş çıkıyor mu der... Çakal bilmiyorum abi deyince, Kurt Çakal’a bir tokat atar gözlerinden ateş fışkırıyor diyeceksin der... Çakal tamam abi gözlerinden ateş fışkırıyor diye cevap verir... Kurt tekrar sorar çakal tüylerim diken diken oldu mu der... Çakal bilmiyorum abi deyince tekrar tokat’ı yer ve tüylerin diken diken oldu diyeceksin der Kurt... Çakal tamam abi tüylerin diken diken oldu der... Nihayetinde Kurt At sürüsüne dalar ve oradan bir tay kapar çakala bırakır ardında çeker gider... Karnı doyan Çakal havalı havalı dolaşmaya çıkar yolda karşısına tilki çıkar... Tilkide aç susuz yatmaktadır... Çakal sorar tilki kardeş ne oldu.

Namık Kemal Zindanı

Payas Kelesi Osmanlı İmparatorluğunun son yüz yılında ve Cumhuriyetimizin ilk zamanlarında hapishane olarak da kullanılmıştır. Payas Kalesinin konumu ve dayanıklı yapısı ile bu görevi üstlendiğini düşünmekteyiz. Kalenin en ünlü misafiri kuşkusuz ki vatan şairi Namık Kemal'dir. 1873 yılında "Vatan Yahut Silistre" eserini sahneledikten sonra çıkan karar ile Kıbrıs Magosa'ya sürgün edilmiştir. Magosa sürgünü yolunda zamanın da buharlı gemilerin uğradığı ve önemli bir ticaret limanı olan Payas'a getirilmiş ve Payas Kalesi içerisinde bir hafta kadar tutularak Kıbrıs gemisinin gelmesi beklenmiştir. Namık Kemal'in kaldığı zindan; etrafı kalın duvarlar ile tamamen kapalı olan tek hayat kaynağı tavan kubbesindeki havalandırma deliği bulunan kalenin girişten sağ tarafında ki burcu idi. Fotoğrafta zindanın daha sonraları alt tarafında açılan giriş kapısı görünmektedir. vtk.

HALİFELİK VAR MI? YOK MU?

HALİFELİK VAR MI? YOK MU? Son günlerde tartışılan ve basamak olarak kullanılmaya çalışılan Halifelik makamı ve Hilafet hakkında bilinen yanlışlar nelerdir? Kısa bir yazı ile bilgi verelim. Hilafeti tekrar getirme heveslisi olanlar iyi okusun da nasıl bir hayal ile avunup kandırıldıklarını görsünler. Halifelik, yerine geçen, ardından gelen anlamına gelmektedir. İslam dininde Peygamber efendimizden sonra oluşturulan yönetim makamıdır. Yani Halifelik şura’nın, danışman’ın, adaletli yönetimin olduğu Meclistir. Peygamberimiz bile kendiliğinden bir iş yapmayarak danışarak ve adalet çerçevesine sadık kalarak yönetim yapmıştır. Kendisinden sonra gelen dört halife de bu anlayışla İslam Devletini yönetmiş şura dan, danışma dan ve meclisten vazgeçmemiştir. 661 yılında dördüncü Halife Hz. Ali’nin vefatından sonra gerçek manada halifelik kalkmıştır, bitmiştir. HALİFELİĞİN TEKRAR GELMESİ 1263 yıl boyunca Halifelik kişisel amaçlar için kullanılan bir makam ve unvan olarak kalmıştır