Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

YASAK....

YASAK.... Dünya Tarihinde herşey bir yasakla başladı. Yasaklar, insanın bu Dünya’da varoluş sürecinin başlangıç noktasıdır. Yasak meyveyi yiyen Adem ve Havva, cennet bahçesinden kovuldular. İsyankarlığımız sonucunda “Yasaklar delinmek içindir.” diye geçiririz içimizden her zaman ve delmeye çalışırız yasaklarımızı. Kimimiz de yasaklara harfiyen uymaya çalışırız. Ama içimizde derinlerden bir ses, kırmızı ışıkta geçmenin, girilmez bölgeye girmenin ve yasaların tersine gitmenin hazzının başka bir yerde olmadığını fısıldar bize. Bu fısıltı yılan gibidir, Koynumuza sokulur bazen ve bizi ikilemde bırakır, kendi kendimize sordurur: “Acaba yapsam mı?” İnsanoğlunun maruz kaldığı ve uygulayıp deldiği yasaklar çeşit çeşittir. Devletin koyduğu yasalar çerçevesindeki kurallar ve yasaklar, Anne-babalarımızın bize küçükken yasakladığı şeyler, Bir de bizim kendimize yasakladıklarımız veya yasaklamaya çalıştıklarımız vardır. Pisikolojik araştırmalar sonucunda yasaklarla ilgili

UNUTTUK MU? VAZ MI GEÇTİK?

UNUTTUK MU? VAZ MI GEÇTİK? Nevruz bizim Bayramımız değil mi? Birçok kültürel değerimizi unutup vazgeçtiğimiz, birilerinin isteğiyle birilerine kaptırdığımız gibi M.Ö 8. Yüzyıldan bu yana kutladığımız Nevruz Bayramımızdan da mı vaz geçeceğiz? Türk Milleti beş bin yıldan bu yana, var olduğu, yaşadığı, hükmettiği Çin Seddi’nden, Adriyatik’e Rusya Steplerinden Kuzey Afrika’ya uzanan coğrafyada Nevruz bayramını kutlamış ve kutlamaktadır. Nevruz Bayramı'nın Anadolu'da ve Türk kültürünün yayıldığı bölgelerde de son derece köklü ve zengin bir geçmişi vardır. Nevruz Bayramı; Nevruz-i Sultani, Sultan Nevruz, Sultan Navrız, Navrız, Mart Dokuzu gibi adlarla da anılmaktadır. Oniki Hayvanlı Türk Takviminde ve Melikşah'ın Celali Takvimi'nde yılbaşı olarak belirlenen 21 mart, Divanü Lügati't-Türk'te de ilkbaharın gelişi olarak belirtilmiştir. Türk edebiyatı ve musikisine de Nevruz; Nevruz-ı Asl, Nevruz-ı Arap, Nevruz-ı Bayati, Nevruz-ı Hicaz,

İHANET

Bürütüs'ün Sezara ihaneti, ihanet tarihinin miladı olarak sayılır. Ne yaman çelişkidir ki, insanlık tarihinin tek başına kaldıramayacağı ihanet duygusu, insanlık tarihinin kaldıracı oluyor. Dostların yolları acıların depremiyle ayrıldıkça yollar dağları tepeleri aşıyor. İhanetler, iktidar kavgalarının dost hançerleriyle yazılmıyor  ki yalnızca.... Kıvılcımı yakan ve dostları vefa rayından çıkaran, ihanete zemin hazırlayan hainler vardır. Ve ilahi adalet, her ihanet hançeri mutlaka ki tutan ele geri döner...