Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

mısır

"AL AZiF" denen kitapta Şeytanı Çağırma rituellerinden yapılması gerekenleri tarif eder, O Kitap da şimdi yeni moda olan el hareketinden bahseder ... Yani rabia işaretinden..... Mısırlılar sahillerde, denizde eğlenirken bizler meydanlarımızda onlara destek oluyoruz  yırtıyoruz kendimizi diğer Araplara destek olduğumuz gibi. Burnumuzun ucunda ki Türkmen kardeşlerimizi görmüyoruz, yaşadıkları ilgilendirmiyor bizleri. Amerikan ajanı ve hizmetkarı olduğu kanıtlanmış Mursi'yi desteklemek her şeyden önemli değil mi bizim için... Bu ajanı hemde Şeytan çağırma sembolü ile desteklemek daha bi Müslüman yapıyor bizi... Oysa ki kardeşlerimizin ezilmesi gayet normal..... Uyan ey ülkemin güzel insanları sana senden başka dost yok.....
Bugün Aşura O gün Kerbela da kazanan Yezid ve yandaşları vardı, Bugün yaşayan Yezid ve torunları var. Ey Allah'ım! Ülkemizi ve Milletimizi Yezid ve soyundan koru. O gün Kerbela da galip gelen Yezidin soyunu helak et... Birliğimize ve Mazlumlarımız'a dirayet ver, güç ver.

Değişken Bir Durum

Eskilerin deyimi ile "siz necisiniz beyler" demek geliyor içimden. Tamda bugünlerde yaşamakta olduğumuz seçim öncesi zamanlarda. Toplamda 50 km mesafede farklı siyasal görüşleri çıkıyor ortaya. Biri A partisinin aday adayını diğeri B partisinin aday adayını destekler konumda, bulundukları yerden çıktıkları an destekleri sadece isim değişikliğine uğramıyor siyasal görüşe de uğruyor. Şehirde A cı, İlçede B ci, Kırsalda C ci oluveriyorlar birden. Kutsal bir meslek ve görev olan gazeteciliği ayaklar altına alıp sözüm ona kalemlerinin özgürlüklerini duygusal gülümsemelere karşı pati sallamak olarak görenler bile var. Özel haberlerden geçilmiyor maşallah, araştırmacı bir o kadar da bilgili ve kitleleri harekete geçire bileceklerini var sayan gazetecilerimiz, Duayen, Fenomen ve Medya imparatoru niteliğinde. Yazık ki bir umut diye yola çıkan aday adaylarının yakasına yapışılmış "kesin sensin aday" denmiş elinde ki ile yetinilmemiş avucundaki de alınmıştır. Bu iş

"Kızgınlık çok gürültülüdür, oysa kırgınlık ne kadar da sessiz..."

Kızgın değilim artık arada kaynamışlara.  Kızdığımda içimde bir yanardağ oluşuyordu. İçimde ki insan sevgisinden dolayı, zarar vermiyordum kimseye. Bıraktım artık kızgınlığımı. Bundan sonra kızgınlık olmayacak kendi adıma. Susmak var bundan böyle. Aman haa unutmadan bu sessizlik kabulleniş, boyun eğme sessizliği değil sakın ola ki baş eğmek diye bilmeyin. Dağlar hep sessiz olur heybeti oranınca, çakıl taşlarına kızmazlar. Bu böyle biline böyle de duyurula.....

BURNUNDAN KIL ALDIRMAMAK

Hayat akarken bazen büyük sorunların çok basit  çözümleri  olabilir. Bu çözümlere ulaşmak için herkesi dinlemeyi bilmek, herkesin fikirlerine açık olmak gerekir. Korkmamalı insanoğlu karşısındakinden, yüzleşmeli yaptığı hatalar ve yanlışlarla. Unutulmamalıdır ki küçük görülen hiç bir şey aslında çok küçük ve önemsiz değildir. Tarih küçümsenen ve elde edilmiş zannedilen hezimetlerle doludur.  Sizde korkularınızı ve ön yargılarınızı bir tarafa bırakarak iş işten geçmeden yüzleşin doğrularla.  İşte size yerinde bir hikaye, umarım ders alırsınız.... BURNUNDAN KIL ALDIRMAMAK Zengin yaşlı bir adam bir sabah müthiş bir  baş ağrısıyla  uyanır, İlaç alır, geçmez. Bir iki gün bekler, ağrı devam eder. Doktor çağrılır. Doktor muayene eder, ağrının sebebini anlayamaz sadece ağrı kesiciler verip, gider. Fakat adamın baş ağrısı geçeceğine daha da artarak sürer.  Baş ağrısının yanında gözleri de yaşarmaya baslar. Başka doktorlar çağrılır. Adam ağrıyı kesene servet  vaat eder. Ama do

Saygıda Zorunluluk

Hiç kimse bir başkasını sevmek zorunda değil. Zorla da sevdirilmez hatır içinde sevdirilmez, Fakat sevmek zorunda olmadığınız, ATATÜRK'e saygı duymak zorundasınız. Şuan sevmediğinizi benimsemediğinizi anırdığınız pis ağızlarınız  Atatürk olmasaydı da olurdu evet olurdu  Hemde nasıl olurdu siz çok iyi biliyorsunuz Bilmiyor iseniz; Hizmet ettiğiniz efendilerinize sorun söylesin sizlere.......