Ana içeriğe atla

ŞEHZADE MUSTAFA'NIN BABASINA MEKTUBU (Dizi için kurgulanmıştır.)

Kurgulanmış bir sahne ve mektup olmasına rağmen hakikatin teslimine ve güncelin anlaşılmasına çok güzel bir örnek.

ŞEHZADE MUSTAFA'NIN BABASINA MEKTUBU (Dizi için kurgulanmıştır.)

"Ey Hünkarım, Ey Canum babam, 
Bu satırları okuduğunuza göre siz kendi kalbinizi söküp attınız,
bense bu yalan dünyadan göçüp gittim.
Bilin ki elnizi günaha buladınız,
Bilin ki masum bir canı aldınız.

Oysa birbirimize söz vermiştik
ben size isyan etmeyeceğime and içmiştim
sizde bana kıymayacağınıza
ben sözümü tuttum baba
ve zinhar ihanet etmedim
oğlum Mehmed'in başı hakkı için
kızım Nergisşah'ın başı hakkı için ihanet etmedim etmem
fakat siz sözünüzden döndünüz,
asla yapmam dediğinizi yaptınız

"SİZE BİR BABANIN EVLADINA KIYDIĞI BU ZALİM DÜNYAYI BIRAKIYORUM.
ZİRA İKBAL VE İKTİDAR UĞRUNA BABASININ CANINA KASTETMİŞ BİR ZALİM OLARAK YAŞAMAKTANSA,
BİR MAZLUM OLARAK ÖLMEYİ YEĞLERİM"

Adım sizin gibi tarihin altın sayfalarına yazılmayacak belki
hiç kimse zaferlerimden bahsetmeyecek, cihana hükmettiğim bir tahtım olmayacak
hatta bir hain asi bir şehzade olduğumu yazacak vakar nemistler
varsın öle yazsınlar
varsın Allahın bildiğini kullarından saklasınlar
bir gün gelir mazlumların hikayesi de anlatılır
belki yıllar belki yüzyıllar sonra bir gün biri benim
hikayemi anlatır, birileri işitir ve öğrenirler hakikati
işte o gün mazlumun hakkı mazluma teslim edilmiş olur."





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kurt ve Çakalın Hikayesi

Kurt bir gün dolaşmaya çıkar yolda Çakala rastlar… Çakal halsiz yorgun yatmaktadır... Kurt çakala sorar ne oldu nedir bu hal... Çakal, Kurt kardeş açlıktan ölüyorum bana yardım et… Kurt bunun üzerine Çakala takıl peşime der... Bir süre gittikten sonra çayırda bir at sürüsüne rastlarlar... Kurt, Çakal’a döner… Çakal gözlerime bak gözlerimden ateş çıkıyor mu der... Çakal bilmiyorum abi deyince, Kurt Çakal’a bir tokat atar gözlerinden ateş fışkırıyor diyeceksin der... Çakal tamam abi gözlerinden ateş fışkırıyor diye cevap verir... Kurt tekrar sorar çakal tüylerim diken diken oldu mu der... Çakal bilmiyorum abi deyince tekrar tokat’ı yer ve tüylerin diken diken oldu diyeceksin der Kurt... Çakal tamam abi tüylerin diken diken oldu der... Nihayetinde Kurt At sürüsüne dalar ve oradan bir tay kapar çakala bırakır ardında çeker gider... Karnı doyan Çakal havalı havalı dolaşmaya çıkar yolda karşısına tilki çıkar... Tilkide aç susuz yatmaktadır... Çakal sorar tilki kardeş ne oldu.

Namık Kemal Zindanı

Payas Kelesi Osmanlı İmparatorluğunun son yüz yılında ve Cumhuriyetimizin ilk zamanlarında hapishane olarak da kullanılmıştır. Payas Kalesinin konumu ve dayanıklı yapısı ile bu görevi üstlendiğini düşünmekteyiz. Kalenin en ünlü misafiri kuşkusuz ki vatan şairi Namık Kemal'dir. 1873 yılında "Vatan Yahut Silistre" eserini sahneledikten sonra çıkan karar ile Kıbrıs Magosa'ya sürgün edilmiştir. Magosa sürgünü yolunda zamanın da buharlı gemilerin uğradığı ve önemli bir ticaret limanı olan Payas'a getirilmiş ve Payas Kalesi içerisinde bir hafta kadar tutularak Kıbrıs gemisinin gelmesi beklenmiştir. Namık Kemal'in kaldığı zindan; etrafı kalın duvarlar ile tamamen kapalı olan tek hayat kaynağı tavan kubbesindeki havalandırma deliği bulunan kalenin girişten sağ tarafında ki burcu idi. Fotoğrafta zindanın daha sonraları alt tarafında açılan giriş kapısı görünmektedir. vtk.

HALİFELİK VAR MI? YOK MU?

HALİFELİK VAR MI? YOK MU? Son günlerde tartışılan ve basamak olarak kullanılmaya çalışılan Halifelik makamı ve Hilafet hakkında bilinen yanlışlar nelerdir? Kısa bir yazı ile bilgi verelim. Hilafeti tekrar getirme heveslisi olanlar iyi okusun da nasıl bir hayal ile avunup kandırıldıklarını görsünler. Halifelik, yerine geçen, ardından gelen anlamına gelmektedir. İslam dininde Peygamber efendimizden sonra oluşturulan yönetim makamıdır. Yani Halifelik şura’nın, danışman’ın, adaletli yönetimin olduğu Meclistir. Peygamberimiz bile kendiliğinden bir iş yapmayarak danışarak ve adalet çerçevesine sadık kalarak yönetim yapmıştır. Kendisinden sonra gelen dört halife de bu anlayışla İslam Devletini yönetmiş şura dan, danışma dan ve meclisten vazgeçmemiştir. 661 yılında dördüncü Halife Hz. Ali’nin vefatından sonra gerçek manada halifelik kalkmıştır, bitmiştir. HALİFELİĞİN TEKRAR GELMESİ 1263 yıl boyunca Halifelik kişisel amaçlar için kullanılan bir makam ve unvan olarak kalmıştır