Ana içeriğe atla

İdealist Gençliğin Yok Edilmesi 12 Eylül 1980

"Kaybolan devlet otoritesini, yeniden tesis etmek için yönetime el koymak zorunda kalınmıştır."

12 Eylül sabahı her şey Kenan Evren'in bu sözleriyle başladı. Aslında bu söz bile nasıl bir oyuna alet edildiğimizi göstermekteydi.
12 Eylül günü yeni Türkiye'nin inşaatına başlanmıştır. 12 Eylül gününe kadar gelinen süreçte yıllar içerisinde birçok müdahaleler ve huzur ortamının bozulması için kargaşalar çıkartılmış aslında hiç bir sorunu olmayan halk bir birine öldürtülmüştür.

Amerika merkezli bu müthiş senaryo tıkır tıkır işletilmiş ve maalesef Türk halkı kullanılan yöneticiler vasıtasıyla katledilmiştir.

Mesele ne sağ ne sol meselesidir.
Birbirini öldürenlerle işkence görenler aynı kişilerdi, doğruyu savunanlarla yanlış yapanlarda aynı kişilerdi. Peki neydi sorun, neden bu insanların gözünü kan bürümüştü?

İşte tamda bu noktada devreye giren büyük ağabeyin istekleriydi. Türkiye büyüyordu, özgür oluyordu ve en önemlisi 2000 li yılların süper gücü olacaktı. Bunu istemeyen Amerika 12 Eylül'ü devreye soktu.

Son İdealist Gençler
12 Eylül sürecinde bir birine kırdırılan gençlerimiz ülkemizin  umuduydu, Atatürk'ün yetiştirdiği gençlerdi.
Dünyaya hakim bir Türkiye'nin yöneticileri olacak son İdealist gençlerdi onlar. Ve büyük ağabey onların yok olmasını emretti.

Türkiye 12 Eylülde geleceğini yok etti...

İdam sehpasına çıkan 20 yaşındaki gençler idealleri uğruna can verdi. 80 sonrasında yetişen gençler ise nasıl alemlerde anlatmaya gerek yok.

Bugün hangimiz bir Necdet Adalı, bir Mustafa Pehlivanoğlu olabiliriz?
80 sonrasında yetişen ve yetiştirilen hangi genç onlar gibi öleceğini bile bile ideallerinden vazgeçmeden işkencelere dayanıp idam sehpasına başı dik gidebilir.

12 Eylül ne sağdı ne sol, 12 Eylül idealist gençliğin katliamıydı...

vtk  




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kurt ve Çakalın Hikayesi

Kurt bir gün dolaşmaya çıkar yolda Çakala rastlar… Çakal halsiz yorgun yatmaktadır... Kurt çakala sorar ne oldu nedir bu hal... Çakal, Kurt kardeş açlıktan ölüyorum bana yardım et… Kurt bunun üzerine Çakala takıl peşime der... Bir süre gittikten sonra çayırda bir at sürüsüne rastlarlar... Kurt, Çakal’a döner… Çakal gözlerime bak gözlerimden ateş çıkıyor mu der... Çakal bilmiyorum abi deyince, Kurt Çakal’a bir tokat atar gözlerinden ateş fışkırıyor diyeceksin der... Çakal tamam abi gözlerinden ateş fışkırıyor diye cevap verir... Kurt tekrar sorar çakal tüylerim diken diken oldu mu der... Çakal bilmiyorum abi deyince tekrar tokat’ı yer ve tüylerin diken diken oldu diyeceksin der Kurt... Çakal tamam abi tüylerin diken diken oldu der... Nihayetinde Kurt At sürüsüne dalar ve oradan bir tay kapar çakala bırakır ardında çeker gider... Karnı doyan Çakal havalı havalı dolaşmaya çıkar yolda karşısına tilki çıkar... Tilkide aç susuz yatmaktadır... Çakal sorar tilki kardeş ne oldu....

Kanuni Sultan Süleyman'ın Oğlu Şehzade Beyazıt'la Yazışması

Kanuni Sultan Süleyman'ın Oğlu Şehzade Beyazıt'la Yazışması Şehzade Beyazıt'ın, kendisine dost gözüken baş düşmanı Lala Mustafa Paşa'nın kışkırtmasıyle ve kardeşi Selim (sonradan II. Selim)'le tutuştuğu Konya Savaşı'nda yenilgiye uğraması, O'nun hayatına mal oldu. Her ne kadar Beyazıt, sonradan pişmanlık duyarak "babası"ndan af ve özür dileyen mektuplar yazmışsa da, bunlar da Lala Mustafa Paşa'nın adamları tarafından ele geçirilerek yok edildi ve Kanunî'ye eriştirilmedi. Sonunda Beyazıt, îran Şahı Tahmasb'a sığınmak zorunda kaldı. Tahmasb, önce şehzadeyi çok iyi kabul etmiş, fakat sonradan, Osmanlı saltanatının tek adayı Şehzade Selim'in dostluğunu ve minnetini kazanmak düşüncesiyle, O'nu, istanbul'dan gelen Selim'in adamlarına teslim ederek, 25 eylül 1561'de öldürülmesine sebep olmuştur. Güzel şiir yazan ve şiirlerinde Şahsî mahlasını  {takma adını)  kullanan Şehzade Beyazıt'ın babasına yazdığı manzum yakar...

Şehzade Mustafa - Taşlıcalı Yahya Mersiyesi

MEDED meded bu cihanın yıkıldı bir yanı Ecel celalileri aldı Mustafa Han'ı Dolundu mihr-i cemali bozuldu erkanı Vebale koydular al ile al-i Osman'ı Yalancının o kuru bühtanı, buğz-ı pinhanı Akıtdı yaşımızı yakdı nar-ı hicranı N'olaydı görmeye idi bu macerayı Yazıklar ane ki reva gördü bu re'yi gözüm Nesim-i subh gibi yerde koyma ahımızı Hakaret eylediler nesl-i padişahimizi Bunun gibi işi kim gördü kim işitti aceb Ki oğluna kıya bir server-i Ömer-meşreb ilahi cennet-i firdevs ana durağ olsun Nizam-ı alem olan padişah sağ olsun Taşlıcalı Yahya Medet! Medet! bu cihanın yıkıldı bir yanı Ecel celâlileri aldı Mustafa Han'ı Tolundu mihr-i cemâli, bozuldu erkânı Vebale koydular al ile Al- Osman'ı Bunun gibi işi kim gördü, kim işitti aceb Ki oğluna kıya bir Server-i Ömer-meşreb? Getirdi arkasını yere Zâl-i devr-i zaman Vücuduna sitem-i Rüstem ile erdi zeban Döküldü gözyaşı yıldızları, çoğaldı figaan Dem-i memâtı Kıyamet gününden oldu n...