Ana içeriğe atla

Kanlı Zaman - 11 Mayıs 2013 Saat 13:37




Türkiye Cumhuriyeti, tarih yaprakları 11 mayıs 2013 gösterdiğinde  tarihinin en kanlı saldırısını Reyhanlı'da yaşıyordu. Peş peşe iki saldırı olmuştu bomba yüklü araçların patlatılması ile.
Saat 13:37 ilk patlama Reyhanlı Belediye  binası önünde.
Saat 13:40 ikinci patlama PTT binası önünde.

Resmi rakamlara göre 52 vatandaşımız hayatını kaybetmiş 146 kişide yaralanmıştı. Yazılı evraklarda rakamlar böyleydi gerçekte ise çok farklıydı.
52 ve 146 sayılarının gerçeği yansıtmadığını ve yaşanan dramın ne kadar büyük olduğunu Reyhanlı'da canı yananlar çok iyi biliyordu.
Tuhaflıklar da vardı bu sahte sayılar arasında.
Mesela, hiç Suriyeli yoktu 52 içerisinde. Oysaki Suriyelilerin her zaman yoğun olduğu ve seyyar satıcılık yaptıkları yerde patlamalar olmuştu. Ama hiç kimse o gün Suriyeliler neredeydi diye sormadı.
Saldırıyı Suriye'nin yaptığı konusunda herkes hem fikir, fakat şüpheliler sadece Türk Vatandaşı...
Tesadüfün böylesi, Reyhanlı'da ki 73 MOBESE Kamerasının tamamı bozulmuş saldırıdan birkaç gün önce.

Ve tarihimizin en kanlı saldırısını yaşamamızın üzerinden tam 1 yıl geçti neler mi oldu Reyhanlı da her şey UNUTULDU desek yeridir çünkü Reyhanlı da unuttu Türkiye de unuttu bu can pazarını.

Yapanın yanına kar kaldı giden canlar.

Birileri amaçları için Yüce Milletimizi kullandı, bunları bilmemize rağmen ne Devlet olarak nede millet olarak Reyhanlıya sahip çıkamadık.

Şuan bazı kesimler tarafından bu acı olay ve benzeri bir çok hadise Hükümet-Cemaat arasına sıkıştırılıyor. Unutmayınız insan hayatı üzerine siyaset yapılmaz, hangi taraftan olursa olsun Milletimizin canına kast etmiş olanları sırf siyaset uğruna destekleyip canından olmuş ana-babaları ezmek hak değildir.

Bir şeyler yapmak isteyenler yarayı kaşıyıp kanatmasın artık, elinde güç var ise korusun Ülkesini Milletini...
Erkler bıraksın artık demiştin, yapmışsın, mişsin... muşsunn... u.

Açın gözlerinizi sahip çıkın ülkenize....

Vtk....






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kurt ve Çakalın Hikayesi

Kurt bir gün dolaşmaya çıkar yolda Çakala rastlar… Çakal halsiz yorgun yatmaktadır... Kurt çakala sorar ne oldu nedir bu hal... Çakal, Kurt kardeş açlıktan ölüyorum bana yardım et… Kurt bunun üzerine Çakala takıl peşime der... Bir süre gittikten sonra çayırda bir at sürüsüne rastlarlar... Kurt, Çakal’a döner… Çakal gözlerime bak gözlerimden ateş çıkıyor mu der... Çakal bilmiyorum abi deyince, Kurt Çakal’a bir tokat atar gözlerinden ateş fışkırıyor diyeceksin der... Çakal tamam abi gözlerinden ateş fışkırıyor diye cevap verir... Kurt tekrar sorar çakal tüylerim diken diken oldu mu der... Çakal bilmiyorum abi deyince tekrar tokat’ı yer ve tüylerin diken diken oldu diyeceksin der Kurt... Çakal tamam abi tüylerin diken diken oldu der... Nihayetinde Kurt At sürüsüne dalar ve oradan bir tay kapar çakala bırakır ardında çeker gider... Karnı doyan Çakal havalı havalı dolaşmaya çıkar yolda karşısına tilki çıkar... Tilkide aç susuz yatmaktadır... Çakal sorar tilki kardeş ne oldu....

Kanuni Sultan Süleyman'ın Oğlu Şehzade Beyazıt'la Yazışması

Kanuni Sultan Süleyman'ın Oğlu Şehzade Beyazıt'la Yazışması Şehzade Beyazıt'ın, kendisine dost gözüken baş düşmanı Lala Mustafa Paşa'nın kışkırtmasıyle ve kardeşi Selim (sonradan II. Selim)'le tutuştuğu Konya Savaşı'nda yenilgiye uğraması, O'nun hayatına mal oldu. Her ne kadar Beyazıt, sonradan pişmanlık duyarak "babası"ndan af ve özür dileyen mektuplar yazmışsa da, bunlar da Lala Mustafa Paşa'nın adamları tarafından ele geçirilerek yok edildi ve Kanunî'ye eriştirilmedi. Sonunda Beyazıt, îran Şahı Tahmasb'a sığınmak zorunda kaldı. Tahmasb, önce şehzadeyi çok iyi kabul etmiş, fakat sonradan, Osmanlı saltanatının tek adayı Şehzade Selim'in dostluğunu ve minnetini kazanmak düşüncesiyle, O'nu, istanbul'dan gelen Selim'in adamlarına teslim ederek, 25 eylül 1561'de öldürülmesine sebep olmuştur. Güzel şiir yazan ve şiirlerinde Şahsî mahlasını  {takma adını)  kullanan Şehzade Beyazıt'ın babasına yazdığı manzum yakar...

BEYİNSİZ İNSAN OLUR MU?

Beyin kendi iradesi ile kafatasını terk edebiliyor. Mükemmel ötesi bir yapıya sahip olan insanoğlu beyni umutsuz vakkalar ile karşılaştığında kendi kendini tamamen iradesini kullanarak imha edebiliyor. Fiziksel bütünü insan kafatası içerisinde bulunan beyin, bireyden umudunu kestiğinde o kapalı kafatası içerisinden çıkıyor ve kafatası içerisini tamamen boş bırakıyor. Eskiden bunu mankurtlaştırma ile yapabiliyorlardı fakat günümüzde işkencesiz şekilde daha kolay yapılır oldu. Çünkü irade sahibi beyin içinde bulunduğu kütlenin maltolojisine dayanamaz oldu. Örnek ver diye söylediğinizi duyar gibiyim, uzaklara bakmayın ülkemizde milyonlarca "BEYİNSİZ İNSAN VAR". Düşünemeyen, duyduğunu algılayamayan ve irade yoksunu sırf fizyolojik beden kütlesi ile aramızda yaşayan milyonlarca insan var. vtk.