Ana içeriğe atla

Milli Mücadelenin Zafere Giden Yolu

Milletimizce çok önemli başarıların ve zaferlerin kazanıldığı tarih sayfalarında zaferler ile taçlandırılmış Ağustos ayı 1922 yılında bir başka önemliydi.

Bir Milletin yok olmamak için aklınıza gelebilecek bütün yoklukları ile verdiği var oluş mücadelesini yaşamaktaydı.

"30 Ağustos Biz Türklerin ve İnsanlığın en büyük bayramlarından biridir." diyor Nazım haksız mı...

Mustafa Kemal Atatürk ve Türk Halkı, sömürgeciliğe karşı başarılı olabilmenin yolunu açmış ve hürriyeti için, istikbal için bir milletin tek yürek tek bilek hareket etmesi gerektiğini dünyaya göstermiştir.

Türk bağımsızlık harekatının mihenk taşı niteliğindeki Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muhabereleri ile tarihe bir daha silinmemek üzere adını yazdıran yüce Türk Milleti yokluk içinde ve tüm olumsuzluklara rağmen tek bir hedef için bir araya gelmiş, bile bile ölüme yürümüştür.

Ölüme yürüyen bu aziz milletin yaptıkları savaşı kazanmaktan başka ihtimalleri bulunmamaktaydı, daha doğmamış torunları için bu mücadeleden zaferle ayrılmak zorundaydılar.

Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde çok değerli şahsiyetler ile birlikte zafer yolunda olağan üstü mücadele eden Milletimiz bugün bizlere hürriyetimizi yaşama imkanı vermişlerdir.

15 gün içinde 450 km yolu yaya olarak yürüyerek ve düşmanla mücadele ederek zafer kazanan Türk Ordusunun İsimsiz Kahramanlarının Başkomutanı Mustafa Kemal Atatürk kazanılan bu büyük zafer için şöyle diyor;
"Unutulmamalıdır ki genç Türkiye Cumhuriyetinin temelleri burada atıldı, ebedi hayatı burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçan Şehit ruhları Devletimizin ve Cumhuriyetimizin ebedi muhafızları dır." vtk




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kurt ve Çakalın Hikayesi

Kurt bir gün dolaşmaya çıkar yolda Çakala rastlar… Çakal halsiz yorgun yatmaktadır... Kurt çakala sorar ne oldu nedir bu hal... Çakal, Kurt kardeş açlıktan ölüyorum bana yardım et… Kurt bunun üzerine Çakala takıl peşime der... Bir süre gittikten sonra çayırda bir at sürüsüne rastlarlar... Kurt, Çakal’a döner… Çakal gözlerime bak gözlerimden ateş çıkıyor mu der... Çakal bilmiyorum abi deyince, Kurt Çakal’a bir tokat atar gözlerinden ateş fışkırıyor diyeceksin der... Çakal tamam abi gözlerinden ateş fışkırıyor diye cevap verir... Kurt tekrar sorar çakal tüylerim diken diken oldu mu der... Çakal bilmiyorum abi deyince tekrar tokat’ı yer ve tüylerin diken diken oldu diyeceksin der Kurt... Çakal tamam abi tüylerin diken diken oldu der... Nihayetinde Kurt At sürüsüne dalar ve oradan bir tay kapar çakala bırakır ardında çeker gider... Karnı doyan Çakal havalı havalı dolaşmaya çıkar yolda karşısına tilki çıkar... Tilkide aç susuz yatmaktadır... Çakal sorar tilki kardeş ne oldu....

Kanuni Sultan Süleyman'ın Oğlu Şehzade Beyazıt'la Yazışması

Kanuni Sultan Süleyman'ın Oğlu Şehzade Beyazıt'la Yazışması Şehzade Beyazıt'ın, kendisine dost gözüken baş düşmanı Lala Mustafa Paşa'nın kışkırtmasıyle ve kardeşi Selim (sonradan II. Selim)'le tutuştuğu Konya Savaşı'nda yenilgiye uğraması, O'nun hayatına mal oldu. Her ne kadar Beyazıt, sonradan pişmanlık duyarak "babası"ndan af ve özür dileyen mektuplar yazmışsa da, bunlar da Lala Mustafa Paşa'nın adamları tarafından ele geçirilerek yok edildi ve Kanunî'ye eriştirilmedi. Sonunda Beyazıt, îran Şahı Tahmasb'a sığınmak zorunda kaldı. Tahmasb, önce şehzadeyi çok iyi kabul etmiş, fakat sonradan, Osmanlı saltanatının tek adayı Şehzade Selim'in dostluğunu ve minnetini kazanmak düşüncesiyle, O'nu, istanbul'dan gelen Selim'in adamlarına teslim ederek, 25 eylül 1561'de öldürülmesine sebep olmuştur. Güzel şiir yazan ve şiirlerinde Şahsî mahlasını  {takma adını)  kullanan Şehzade Beyazıt'ın babasına yazdığı manzum yakar...

BEYİNSİZ İNSAN OLUR MU?

Beyin kendi iradesi ile kafatasını terk edebiliyor. Mükemmel ötesi bir yapıya sahip olan insanoğlu beyni umutsuz vakkalar ile karşılaştığında kendi kendini tamamen iradesini kullanarak imha edebiliyor. Fiziksel bütünü insan kafatası içerisinde bulunan beyin, bireyden umudunu kestiğinde o kapalı kafatası içerisinden çıkıyor ve kafatası içerisini tamamen boş bırakıyor. Eskiden bunu mankurtlaştırma ile yapabiliyorlardı fakat günümüzde işkencesiz şekilde daha kolay yapılır oldu. Çünkü irade sahibi beyin içinde bulunduğu kütlenin maltolojisine dayanamaz oldu. Örnek ver diye söylediğinizi duyar gibiyim, uzaklara bakmayın ülkemizde milyonlarca "BEYİNSİZ İNSAN VAR". Düşünemeyen, duyduğunu algılayamayan ve irade yoksunu sırf fizyolojik beden kütlesi ile aramızda yaşayan milyonlarca insan var. vtk.